Cartagena

28/06/24

Beş yıl önce buralardan geçerken Alicante çıkışı çok güzel bir rüzgar denk gelmişti. Cartagena'yı pas geçip iki ayrı güne planladığımız bir seyri 24 saatte, tek atımda yapmıştık.

Bu sefer vakit ayırmaya kararlıyız, bu sahildeki ilginç şehirlerden biri. Alargayı da özlediğimiz için acele etmiyorduk. Fuengirola'dan ayrılalı bir hafta olmuş, hiç karaya ayak basmadık. Sağlam da hava geliyor, buranın yarım yamalak koylarında yakalanmak istemiyoruz. Özetle, iyi bir zamanlama ile Cartagena limanına giriyoruz, marinaya yanaşıyoruz.

Marinaya yanaşmak demek teknede temizlik faaliyetinin hızlanması demek! Özellikle son kaldığımız koyda gece boyunca garip kırmızı bir toz kaplamış teknenin üzerini. Fas'ta çöle daha yakındık ama bu derece bir tozlanma yaşamamıştık! Neyse ki karasinek girmesin diye hatchleri kapalı tutmuştuk bu koyda, toz içeriye girememiş o kadar fazla, yoksa çıldırmak işten değil. Ama dışarıda nereye dokunsanız toz, biraz oturunca siz bile tozlu hissediyorsunuz kendinizi. Hal böyle olunca varır varmaz foşur foşur yıkıyoruz tekneyi. Her ne kadar içeriye girmemiş desek de sızmış tabii bazı yerlerden, içerisini de temizliyoruz bi güzel. Sonra çamaşırlar ve duşlar...Ohh şimdi şehrin keyfini sürebiliriz. Bu arada bağlanırken yardımcı olan Fransız komşu ile muhabbetleniyoruz biraz. Çok yakın zamanda Türkiye'delermiş. Covid zamanın tekneleri İstanbul'da kalmış. Bizimki de Sicilya'da kalmıştı. Nerdeyse 3-4 ay rötarlı gidebilmiştik tekneye. Teknedeki bir iki sorun nedeni ile tekneyi burada karaya alacaklarını söylüyor Fransız komşumuz. Sonraki hedefleri ise Azorlar.

Cartagena çok eski tarihe sahip bir şehir, kuruluşu bilindiği kadarıyla milattan önce 3. yüzyıla kadar uzanıyor. Çok fazla medeniyete ev sahipliği yapmış haliyle, Kartacalılar, Fenikeliler, Romalılar, Mağripliler...Daha limana girerken görülen surlardan, şehrin tam göbeğindeki kocaman Roma tiyatrosundan ve diğer kalıntılardan anlaşılıyor zaten durum. Ama işin garibi, her medeniyet diğerinin üzerine inşa edilirken ufak tefek kalıntılar dışında şehir yeniden doğmuş adeta. Mesela gerçekten de küçümsenir bir büyüklükte olmayan  Roma tiyatrosu 1983 yılında başlayan bir kazı ile ortaya çıkarılmış. O tarihten önceki fotoğraflara baktığınızda tiyatronun bir iki ufak bölümü dışında üzerinde yaşanan bir mahalle olduğunu görebiliyorsunuz. Zaten şehirde biraz dolaşınca nereyi kazsan altından burada yaşamış olan medeniyetlerden birine ait bir şeyler çıkacak hissinden kurtulamıyor insan. Çok büyük bir şehir değil burası, ama cıvıl cıvıl. Tam da gay pride haftası, her taraf rengarenk bayraklarla dolu, kordon boyunun sonunda da sahne kurulmuş bu kapsamda yapılacak organizasyonlar için. Çok turist yok, ağırlıklı yerel halk. Birbirine paralel iki tane güzel caddesi var merkezde. İstiklal Caddesinin bozulmamış hali diyebiliriz! Cadde boyunca da çok güzel tarihi binalar, restoranlar, kafeler ve mağazalar var. 

O beklenen hava geliyor ve Pazar akşamı rahatlıyor ortalık. Yolcu yolunda gerek, Pazartesi sabah düşüyoruz tekrar yollara.  

Geolocation

37.596747237517, -0.97886707603269

 

Add new comment
The content of this field is kept private and will not be shown publicly.

Plain text

  • No HTML tags allowed.
  • Web page addresses and email addresses turn into links automatically.
  • Lines and paragraphs break automatically.
CAPTCHA
This question is for testing whether or not you are a human visitor and to prevent automated spam submissions.