≡ Mar Menor

Palos burnunu orada keyfimiz yerinde olsa da, Cuma günü gelecek kuzey batılı sert havada orada kalamayız. Marinaya da girmek istemiyoruz. Bu sahilde normalde öyle çok korunaklı koylar yok. Bir istinası yakınımızda. Mar Menor isimli iç denizimsi alan. Denizden ince bir şeritle ayrılmış. 20 km uzunluğunda bir doğal köprü! O kadar ince ki, haritadan baktığınızda ıssız olacağını düşünüyorsunuz. Ama boydan boya tek sıra halinde 8-10 katlı binalarla doldurmuşlar üstünü. Mar Menor'un kendi hakkında duyduklarımız çelişkili. Her türlü havada barınılabileceği kesin gibi. Nerdeyse tamamı 4-5 metre derinlikte. Suyun kalitesi de çok sıkıntılı değil, ama önceki yıllar çok fazla deniz anası olduğu söyleniyordu. Bu sene biraz iyileştiği iddia ediliyor, göreceğiz. 

Öğle civarı yola düşüyoruz. Lagoon'a girmek için yelkenlilerin tek şansı ortalarında bulunan kanalı kullanmak. Bunun üzerindeki köprü iki saatte bir açılıyor. Rüzgar değişken. Bi ara saat ikiyi yakalayamayacak gibi hesaplıyoruz. Kanalın hemen karşında bir ada var, onun kuytusunda bekleriz diyoruz. Ama rüzgar tazeliyor. Adanın yanından geçerken bi bakıyoruz, ama dalgalar artmaya başlamış bile. Devam. Kanal girişine erken bile varıyoruz. Üç tekne daha geliyor. Zamanlamayı ayarlamak için yerel teknelerden birinin arkasına takılıyoruz. Kanal o kadar dar ki, erken varıp manevra yapmak istemezsiniz. Köprü tam vaktinde açılıyor ve sırayla geçiyoruz. 

İç denizde nereye demir atacağımızı çalışmadık bile. Tamamı aynı gözüküyor. Güneyde bir-iki adacık var, ama kuzeyli rüzgarlar beklendiği için biz kuzeye tarafına yöneliyoruz. Apartmanların bir nebze seyrekleştiği bir alanın açığında, üç metre derinliğe otuz metre zincirimizi döşüyoruz. Alan büyük, hava cidden sertlerse daha fazlasını da salabiliriz.

İlk intiba; deniz anaları sevimsiz gözüküyor. Ama yanlarından geçtiğimiz bir kaç tekneden çoluk çocuk denize giriyorlardı. Bakalım ne zaman yeterince bunalıp suya girmeyi deneyeceğiz.

Çok sürmüyor. Baktık herkes yüzüyor, biz de ara ara zıplıyoruz. Ama çok kısa süreler. Serinleyip ter atacak kadar. Denizanaları ile şansımızı zorlamak istemiyoruz.

4 gece kalıyoruz bu göl gibi yerde. Bir gece de güneyden fena esiyor. 30 knotlar görüyoruz. Ama deniz o kadar az kabarıyor ki, kalkıp güney kıyısına gitmeye yeltenmiyoruz bile.

Gündüz epey bir tekne gelip gidiyor, jetskiler cirit atıyor. Ama alan o kadar büyük ki, rahatsız etmiyor. Gece ise kalan tekne, görünen mesafede, üçü geçmiyor.