Nihayet o gün geldi. Aylardır hazırlanıyoruz. Onlarca "yapılacak işler" listesi eskittik, ama hâla çok eksik var gibi geliyor. Tekne malzemesi satan dükkanlara girince sürekli elim dolu çıkıyorum. Bu alışverişin sonu gelmeyecek sanki.
Bugün haftalardır bağlı olduğumuz Göcek Belediye İskelesi'nden ayrıldık. Amacımız eksik gelmiş olsa da yeni yelkenlerimizi denemekti. Nymphe'nin yeni yelken setini ayrı bir yazıda tanıtırım. İki gündür misafirimiz olan ve son parça işlerimizi…
Gece Yassıca Adalar'da zaman zaman rüzgar sert esti, ama tonozda olduğumuz için çok dert etmedik. Sabah ise pırıl pırıl bir havaya uyandık. Kahve keyfinden sonra ayrılıp Göbün'e doğru yönlendik.
Türkiye'deki son saatlerimiz...
Bu sabah ilk defa erken kalkıp yola düştük. 6:00'da ayaktaydık. Su deposunu doldurup ortalığı toparladık ve 6:20 gibi Rodos limanından ayrıldık. Hedefimiz Nisiros veya Kos. Yolda gidişata göre karar vereceğiz.
Hava durumu öğlene kadar makul bir güneyli rüzgar veriyordu. Bundan yaralanabilmek için erken çıkmaya karar vermiştik zaten. Keza hava öğleden sonra iyice kalacaktı. Ama yine zayıf ve istikarsız bir rüzgar vardı ve yolun tamamını motorla geldik. Öğlene doğru iyice kaldı.
Muhteşem bir sabaha uyandık. Dik yamaçlar yüzünden güneş tekneye ulaşamasa da, koyun manzarası etkileyiciydi.
Dün Naxos'da tembel bir gün geçirdik. Önceki üç gün yaptığımız motor seyrinden sonra iyi geldi. Yanımızdaki Fransızlar yeni vergiyi ödeyebilmek için epey uğraştı. Avrupa bayraklı teknelerin internet üzerinden bir sisteme kaydolduktan sonra gidip bir bankada yatırmaları gerekiyor. Her iki aşama da sancılı imiş. Web sitesi düzgün çalışmıyor, bankalar ise uygulamadan bihaber...
Ermoupolis Syros adasının merkezi. Adanın doğusunda deniz kıyısından bir tepeye doğru konumlanmış küçük ama içinde birçok imkanı bir arada bulunduran bir kasaba. Eğer bizim gibi adanın güneybatısında yer alan Finikas’a bağlandıysanız buradan Ermoupolis’e ulaşmak için üç alternatifiniz var; araba kiralayabilirsiniz (EUR 30-40), motorsiklet…
Sabah 7.45'de demir aldık. Hedef yaklaşık 20 mil uzaklıktaki, Kea adasının kuzey batısında bulunan Ayios Nikolaou körfezi. Rüzgar yok, motor seyri yapıyoruz mecbur.
Sabah Kea'daki güzel yürüyüşden sonra 13:00 gibi adadan ayrıldık. Artık hedefimiz Yunan anakarası.
Sounion koyunda, Poseidon tapınağının gölgesinde, tembel bir gün geçirdikten sonra Atina'ya kalan 25 millik yolu motor ile geçtik. Dikkat çekici olan, Atina gibi büyük bir şehire karayolu ile bir saatlik mesafede neredeyse ıssız koylar, yarım saat mesafede de 20-30 haneden oluşan tatlı sahil kasabaları olması. Rahatlıkla Bodrum yarımadasından daha sakin diyebiliriz.
Sabah 8.00 gibi uyanıp, sezonun ilk "cump suya" yüz yıkama seansını yaptık. Uyanıp ayılmanın en iyi yollarından birisi bu olsa gerek. Biraz güneşlenme ve kahve keyfi sonrasında Poros Town’a doğru yola düştük. Sabahın erken saatlerinden bu yana önümüzden akan yoğun bir tekne trafiği dikkatimizi çekti. Allahtan akış yönü ağırlıklı çıkış tarafında, bu da bizim iskelede daha rahat yer bulabileceğimizin bir…
Bu sabah kahvaltı için yeni fırınımızı denedik. Peynirli börek var menüde. Börek dediysek dondurulmuşlardan, ama performansından memnunuz. Kahvaltı sonrası saat 11.00 civarı çıktık limandan. Yoğun bir kanal trafiği var, ama çok keyifli bir geçiş. Bir tarafımızda Poros Town, diğer tarafta Galatas. Boğazı düşünüyoruz ikimiz de, korunabilseydi bunun bir boy büyüğü olabilirdi.
Eşekler ve deniz taksilerin adası.
Sabah keyif kahvemizi içerken liman hareketlendi. Yanımızdaki iki teknenin önüne bir motoryat ikinci sıra olarak yanaşmıştı. Öbür tarafımıza da bir katamaran aynı şeyi yapmaya kalkmış. Ama zamanlama çok yanlış. Herkesin demir alacağı saat. Zaten ortalık fena karıştı. Sanırım çapalar da karıştı, biri suya dalmak zorunda kaldı. Onlar toparlanıp çıkınca çaprazımızdaki motoryat da gitti. Yanımızdaki İsviçreliler fırsattan…
8 mm'lik zincir nasıl kopar diye düşünüyorsunuzdur. Anlatayım; Bizim çapa…
Sabah 7.30 gibi ayaktayız. Bugün planımız Navplion’un 24 km kuzeyinde yer alan Mycenae antik kentini gezmek, geri kalan zamanı da teknede ve kasabada geçirmek. Dün otobüs tarifesini inceledik ve durağı tespit ettik. Taksi opsiyonu da mümkün, otobüs durağının hemen yanında isteyen için. Saat 10.00 otobüsü ile yola düştük. Otobüs rahat, ama direkt antik…
Sabah 5:15'de kalkıp 5:25'de halatları çözdük. Bu körfeze her gün öğleden itibaren güneyden rüzgar giriyor. Hava raporları göstermese de bazı günler şiddetini epey arttırabiliyor. Dayak yememek için erken çıkıp yolun çoğunu motorla katetmeye niyetliyiz.
Öğlenleri iyice kuvvetlenen ve kafadan alacağımız güneyli rüzgarda dayak yememek için bugün de dünkü gibi gün doğmadan yola düştük. Hava artık 6.00’dan önce aydınlanıyor, gün doğumu ise 6.00 civarı gerçekleşiyor. Yelken keyfi yok ama motorla da olsa bu saatlerde seyrin ayrı bir tadı var. Etrafta biz ve bir kaç balıkçı dışında hiçbir hareket yok, huzurlu bir sakinlik içinde Nymphe durgun suyun…
Bu sabah 4.30 gibi yola düştük. 74 mil yolumuz var.
Diros'da mağara dönüşü hemen demir aldık. Botu yerine çekmedik bile. 3.5 mil meafedeki Limani koyuna geçtik. Kasabanın önüne demir attık. Burada da balıkçı tonozları var ve aşağı yine örümcek ağı. Bunların dışına atmak gerekiyor. Mecburen 12 metre derinliğe attık. Koyda bizim dışımızda iki tane tekne vardı, birisi biz girerken çıktı zaten. Bir de rengarenk balıkçı kayıkları. Mora…
Aslında planımız Limeni’ye burnumuzu uzatıp hoşumuza giderse bir kaç saat geçirmekti. Bu kadar sevimli bir yer beklemiyorduk açıkçası. Hal böyle olunca geceyi de Limeni’de geçirmeye dolayısıyla sabah yine erken yola düşmeye karar verdik.
Sabah 5.15 gibi demir aldık. Hedefimiz Mora…
Bugün erken yol planı olmasa da erkenciyiz. 7.00 gibi ayaktaydık, biraz kahve keyfi sonrası Methoni’ye doğru yola düştük. Yaklaşık 5 millik bir mesafede kasaba. Kasabanın hemen önünde plajın karşısında alargada duran tekneler arasına demirimizi attık. Batıda küçük bir limancık gibi bir oluşum var ama küçük balıkçı kayıkları için, geri kalan herkes alargada. Botu indirip karaya çıktık.
Saat 12.30 civarı Zakinthos’a geldik. Adanın güneyindeki Lagana Körfezi Caretta kamplumbağalarının üreme alanı ve ulusal park statüsünde. Bu nedenle körfezin büyük kısmında demirlemek yasak, hatta bir bölümüne giriş bile yasak. Körfezin batısında yer alan Keri Koyuna demirleme imkanı var yalnızca, o da kumsala 100 metreden yakın olmamak şartı ile. Biz geldiğimizde koyda kumsalın hemen…
Lagana körfezinde sakin geçen bir geceden ve sabah kahve keyfinden sonra demir alıyoruz. Niyetimiz Zakintos'un ana limanına bir bakıp kuzeydeki Ay Nikolas koyuna gitmek.
Zakintos ana limanda bir gün daha geçirdik. Akşama kadar nispeten tembel bir gündü. Şehri biraz dolaştık.Çok özelliği olan bir yer değil. Adanın ulaşım merkezi. Burada kalan turistler dahi her gün deniz veya kara araçları ile diğer koylara gidiyorlar.
Ölü dalgalar nedeni ile Agios Nikolaus’un keyfini sürmemiz pek mümkün olamadı maalesef. Buradaki ikinci gecemizi hemen kasabanın önünde alargada geçirdik, keza limana yanaşsak bile sallantıdan dolayı karaya inmek neredeyse imkansız. Sabah sekiz gibi ayaktaydık. Kefalonia için yola çıkıp çıkmama konusunda henüz çok net bir kararımız yoktu. Açıkçası ben hava durumundan dolayı geç vakit veya ertesi gün çıkmaya meğilli idim…
Bu sabah çok da acele etmeden Kefalonia’nın kuzey batısında yer alan Assos’a doğru yola çıktık. Güzel başlayan bir sabahın arkasından oto pilotumuz bize kötü bir süpriz yaptı, komut almıyor! Cem biraz üzerinde çalıştı ve debriyajda bir sıkıntı olduğunu düşünüyor. Otopilot komut dinlemeyip bağımsızlığını ilan edince manuel kullanmaya başladık dümeni mecbur. Eğer problemin ne olduğunu tam olarak tespit edip çözemezsek…
Niyetimiz Assos’dan erken bir saatte ayrılmaktı, zira daracık koyda kıçtan kara ve alargadaki tekne sayısını göz önüne aldığınızda sabah karışan zincirlerden dolayı burada bir eğlence çıkabilir gibi görünüyordu. Zaten bizim niyetimize kalmadan aynı niyette olan ama bizden erken uyanmış bir komşunun seslenmesi üzerine uyandık. "Zinciriniz benimkinin üzerinde, çekebilir misiniz?" diye rica edince biz de "Çıkacağız hemen…
Sabah sekize doğru uyandık. Bizim için günün en güzel zamanları, bir yüzümüzü yıkamak yerine uyanıp direkt cup suya atladığımız sabahlar, iki akşam gün batımı serinliği ile gelen keyif. Evet cümleden anlaşılacağı üzere artık sıcaklar bastırdı buralarda da, ama akşamları uyumamızı engelleyecek bir buhran yaşamadık henüz, aksine özellikle alargada iseniz hava karardıktan sonra birazcık içinizi ürperten bir hava var hala.…
Kiona oldukça hareketli bir yermiş. Limanda kaldığınız sürece özellikle gün batımından sonra sıcağın etkisi biraz azalınca teknenin önünden gelen geçeni izlemek keyifli. Yalnız restoranlara yakın tarafta bağlandıysanız özellikle, ki zaten bu küçük limanın en ucu da restoranlara pek uzak sayılmaz geç saatlere kadar yemek kokuları içinde oturmak durumunda kalıyorsunuz. Açken insanın iştahını kabartan bu kokular, karnınızı…
Dün hareket etmedik, Kaminia’da geceledik. Sabah 7.30 civarı uyandık. Bu saatlerden belli, sıcak bir gün olacak. Dışarıda deniz ince bir çizgi şeklinde, üzerinde hiç bir kıpırtı yok, hafif puslu. Cem (arılarla fısıldayan adam:)) dışarda kahvesini içerken, ben arıların çoşkusu nedeni ile içeriye kaçmak durumunda kaldım bu sabah. Sanıyorum işin sırrı onlar yokmuş gibi davranıp sakince yaptığın işe devam…
Dün gece, umduğumuzdan daha hareketli geçti. Hava durumu tahminleri dışarıda çok yüksek bir hava göstermemesine rağmen batıdan esen rüzgar koyun içine garip bir şekilde dönerek giriyor, bu da rahatsızlık yaratıyor. 7-8 tekne vardı koyda. En son bir Rus tekne geldi. Bize yakın bir noktaya demir attılar. Gece saat 10.00 civarı havuzlukta Cem hala otopilot ile haşır neşir olurken, ben de kitabıma…
Sabah rutinlerinin ardından demir alıp çıktık Atherinos koyundan. Plan Lefkas-Nydri’ye bir göz atıp kendimizi anakarada bulunan Two Rock Bay koyuna atmak. Yoğun bir trafik var yine etrafta. Nydri’ye girerken hemen girişten önce küçük bir ada dikkatimizi çekti. Çok güzel görünüyor, ama bu kalabalıkta etrafında hiç tekne yok! Bakıyoruz özel mülk ve yasaklı alan. Okuduğumuza göre adanın ismi…
Sabah kahve ve yüzme keyfinden sonra hava durumuna bir daha baktık. Çok değişen birşey yok. Sevimsizlik şurada; bugün öğleden itibaren başlayıp akşama doğru artan güneyli bir rüzgar bekleniyor. Kötü olan, gece yarısından sonra kuzeye dönüyor, yine şiddetli olarak. Bu bölgede her bir havaya kapalı koy az. Gaios limanı korunaklı. Ama iki gün o ufak limanda kalma fikri pek hoşumuza gitmiyor. Bir de…
Sakin bir geceden sonra erkenden uyandık. Kahveleri içtikten sonra iki gündür bizi kazık çakmış gibi tutan çapamızı alıp yola düştük. Kazık çakmış terimi abartılı değil, çapayı ancak motor ile üzerine yürüyüp ters yöne kaldırarak çıkartabiliyoruz çamurdan.
Dün harika bir tembel günü yaptık. İki gün yol üzerine hepimize iyi geldi. Aslında tam bir tembel günü de denemez. Cem, dostumuz Mehmet Erem’in hediyesi hava kompresörü ile teknenin altını temizledi. İlk defa denizde deneme fırsatımız oldu bu aleti, sonuç gayet başarılı. Maske ve şnorkel ile ulaşabildiğiniz alan sınırlı kalıyor, bu şekilde teknenin altına tamamen el atma şansımız oldu. Copper-coat…
Doğal bir liman. Önündeki ada ile ana kara arasında uzun ve dar bir kanal var (Aslında her ikisi de ada, siz anladınız) .Kanalın iki tarafı da açık, ama güney girişi sığ. Biz kuzeyden…
Kahvaltıyı Lakka’da etmeye karar verdik, bu kadar şehir yetti şimdilik, çözüp halatları çıkmak istiyoruz biran önce. Lakka ile Gaios arası yaklaşık 4 mil mesafede. Motordayız. Sıcak şehir içinde daha da hissettiriyor kendini ,…
Sabah makul bir saatte uyandık. Bir tur deniz ve kahvaltı sonrası demir aldık, hedef Parga. Çiğdem ve Güçlü ile yaptığımız bu bir haftalık seyahatte biz de bu bölgede daha önce eksik bıraktığımız noktaları görme, yapamadığımız şeyleri tamamlama fırsatı yakalamış olduk. Parga da bu yerlerden birisi. Lakka’ya mesafesi yaklaşık 13 mil. Rüzgar zayıf, motordayız. Seyir halindeki esinti bile sıcak.…
Konuyu biraz renklendirmek için bu sayfada
24 Ağustos – 3 Eylül
Bu sabah 10 gündür bize ev sahipliği yapan Siracusa'dan ayrılıyoruz. Epey yerleşik düzene geçmiştik. Tekneyi neta etmemiz biraz sürüyor. Sonra da çamura gömülü çapamızı ancak motor ile ters yöne çektirerek alıyoruz.
Bu sabah iki gündür konakladığımız Augusto'dan demir alıp Nymphe'yi kışın emanet edeceğimiz Riposto marinaya geçtik. 32 millik yolu motorla 5,5 saatte yapıyoruz. Marinada palamarın yönlendirmesiyle yerimize bağlanıyoruz.
15 – 19 Temmuz
Aslında bir gün daha kalmaya niyetliydik, ama hem Messina boğazındaki akıntı tablosuna, hem de beklenen rüzgarlara bakınca yola çıkmaya karar verdik. Bu boğazda 3-4 knota kadar akıntılar olabiliyor ve ters yönde geçmek istemezsiniz.
Yanımızdan gelip geçen küçük botların ufak tefek sarsıntıları dışında rahat bir gece geçirdik. Ama aklımız biraz çapada. Zemin kayalık, Cem dalıp kontrol de etti ama bir ihtimal çekerken sıkıntı yaşamasak bari diye düşünüyoruz. Hedef Sicilya’nın kuzeyinde Aeolian Adaları olarak bilinen volkanik adalar grubundan Vulcano Adası. Yaklaşık 35 mil bir yol demek bu. Hava tahminlerine göre rüzgar…
İki gecedir Vulcano Adasının güneyindeki Spiaggia del Cannitello koyunda hem kafamızı dinliyoruz, hem de kalan işlerle uğraşıyoruz. Ama harekette bereket vardır diyerek bugün bir tur atmaya karar verdik. Sabah kahvesi sonrasında saat 8.00 gibi demir aldık. Niyetimiz ilk olarak adanın kuzeyinde yaklaşık 3-4 mil mesafedeki
Sabah 5'de çok da zorlanmadan uyanıyoruz. Zaten herşeyi akşamdan hazır etmiştik. Demiri alıp yola çıkıyoruz. Hedef Cefalu yaklaşık 55 mil mesafede. Hiç rüzgar beklentisi yok. Motora kuvvet.
Sicilya’nın başkenti Palermo Cefalu’nun 70 km batısında. Niyetimiz sabah 9.00 treni ile Palermo’ya gitmek. Tren istasyonunu bir gün önce Cefalu’yu gezerken tespit etmiştik zaten. Trenden yarım saat kadar önce gidip biletlerimizi aldık. Tren konforlu, kalabalık da değil. Zaten önceden karar vermiştik, çok kalabalık olursa binmeyiz…
Dün Palermo, önceki gün Cefalu derken iyi yürüdük. Bugün araba kiralayıp bu bölgedeki doğal parkı gezeceğiz.
Sabah 6'da kalkıyoruz. Yine herşey akşamdan hazır zaten. Su deposunu doldurup elektrik kablosu ve hortumu toplayıp limandan ayrılıyoruz. 60 mil yolumuz var.
30 Temmuz Sabahı 5:50'de Sardinya adası için demir alıyoruz. Yolumuz 160 mil. Aslında daha erken çıkmaya niyetliydik, ama hava ancak aydınlanıyor. Bu körfezden çıkışta mayın tarlası gibi balıkçı ağları vardı. Karanlıkta geçmek istemiyoruz o bölgeyi.
Dinlenme günü. Muhteşem bir denize sahip bu koyda bir gün geçirmeye karar veriyoruz.
8:00 gibi kalkıp hemen demir alıyoruz. Keyifsiz bir geceydi. Rüzgar hafif batıya döndü ama dalgalar güneyden gelmeye devam etti. Bordadan alınca çok pis sallanıyoruz. Tehlikeli filan değil ama tatsız.
Sabah bir deniz ve kahve keyfi sonrası yola çıktık. Kısa gideceğimiz için hiç acele etmedik. Güneyli rüzgar devam ediyordu. 10 millik yolu sadece ana yelkenle tamamladık.
Arbatax denize uzanan bir yarım ada üzerine kurulmuş. Kuzey tarafında büyükçe bir liman var. Ve upuzun bir kumsal. Güneyinde ise…
Hava koşullarından mütevellit dünkü mecburi tembel günü sonrası sabah erkenden saat 5.30 gibi demir alıp harekete geçtik. Niyetimiz kuzeye doğru biraz yol katetmek. Güneş daha doğmadı, hava alacakaranlık. Erkenci olmamızın bir nedeni de rüzgarın bugün öğleden sonra epey sertleyecek olması, hem de tam kuzeyden. Orsa seyri yapacağız bari çok da dayak yemeden yapalım istiyoruz. Koydan çıkana kadar…
Yine sabah 5:30'da demir alıyoruz. Rahat bir gece geçirdik. Dışarda epey dalga olmasına rağmen olduğumuz yeri hiç etkilemedi. İlk hedefimiz yaklaşık 14 mil mesafedeki Brandinchi koyu. Burada bir kahvaltı yapıp hava durumuna göre devam edeceğiz. Rüzgar tam kafadan geliyor ve iyi dalga kabartmış. Motora kuvvet sorunsuz şekilde koya ulaşıyoruz.
Kahvaltıdan sonra bari biraz yol yapalım, kahvemizi Tavalora adasında içeriz diye düşünüyoruz. Dışarda sıkı dalga var. Önce bulunduğumuz burna yapışıp gidiyoruz. Onun korumasından çıkınca karşıdaki Molara adasına geçiyouz. Sonra da Tavalora'nın siperinde rahatça ulaşıyoruz. Bu arada, öyle tehlikeli, çok rahatsız edici bir dalga yok. Biz keyfimize biraz düşkünüz.
Bugün gitmeyi planladığımız Cala Petra Ruja koyu sadece 10 mil kadar kuzeyde. Hava da müsaade edince sabah şafak vakti yola düşmeye gerek kalmadı. Saat 8.00 gibi ayaklandık, deniz, kahve keyfi, sosyal medya, kitap, ufak tefek işler, kahvaltı derken saat 13.00 oldu zaten. Yapacak birşey kalmayınca demir aldık ve düştük yola. Sardinya adasının kuzey doğusundaki Costa Smeralda denilen jet set…
Bu sabah da 8.00 gibi ayaktayız. Bugün gitmeyi planladığımız Maddalena Takımadaları yaklaşık 10 mil kuzeyde. Yoldaki koylara göz ata ata gideriz, beğendiğimiz bir yer olursa biraz yolda takılırız diye düşünüyoruz. Kahveleri içtikten sonra demir alıp yola düşüyoruz. Koylardaki keşmekeş biraz sakinlemiş, kalabalık biraz azalmış olsa da etrafta hala çok miktarda hareket var.
Yan tekneler motorları kapattıktan sonra sakin bir gece geçirdik. Aslında bugün yolumuz çok kısa ama erken yola düşüyoruz. Gün içinde koylara yığılanları gördükten sonra, bugün gideceğimiz yere erken varıp rahat demirlemek istiyoruz. Aynı adanın batı kıyısına geçip dün akşam konaklamış 6 teknenin yanında ferah ferah demirliyoruz. Adanın bu tarafı daha yeşil. Çam ormanı bile var. Sahilde doğa…
Sabah kalkar kalkmaz yola düşüyoruz. Hedef az kuzeydeki ada grubu ve yine erken varıp rahat demirlemek istiyoruz. Kuzeydeki adalar anakaraya bir çıt daha uzak ve biraz daha rahat olacağını umuyoruz. Nerde!
Sabah 8.00 gibi kalktık, niyetimiz trafik başlamadan buradan kaçmak. Demirimizi bizden çok sonra gelen ve yakınımıza demir atan bir katamaranın neredeyse altından ince ayarlarla toparlayabildik. Katamaranda herkes uykuda. çıt yok, beceremesek ya uyandırmaya çalışacağız ya da mecbur bekleyeceğiz biraz. Dört gündür bu kadar kalabalık bizim bünyeyi biraz yordu, o nedenle niyet bugün bu bölgeden çıkıp kendimizi ana karanın…
Sabah uyanır uyanmaz yola düşüyoruz. Sadece 25 mil yolumuz var, ama burada marina çalışanları bile siesta yapıyor. Saat birden önce varmamız gerekiyor. Kahve keyfi ve kahvaltı yolda.
Sabah Porto Torres'deki koşuşturmamız devam etti. Alışverişler tamamlandı, son çöpler atıldı. Liman başkanlığına uğradık. Tahmin ettiğimiz gibi, uğramadan İtalya'dan gitsek de kimsenin umurunda olmazmış. Görevli, Costitutoya geliş gidiş damgalarını vuruyor, Gelecek liman olarak Menorca yazdırıyorum. Şaşırtıcı bir şekilde orjinalini bana veriyor, hatta kendine kopya bile almıyor. Bu adamların bürokrasisi hakikaten…
Bugün İtalya’ya veda ediyoruz, daha doğrusu Sardinya’ya. Bir sonraki plan Balearic Adalarının ilki (en doğudaki) Menorca, bu da 190 millik bir yol demek. Hava tahminleri, potansiyel varış saati gibi konuları göz önünde bulundurarak oluşturduğumuz alternatif yola çıkış planlarından dün nihayet Cuma sabahı erken saatte yola…
İspanya Balerik adalarına ulaştığımız bu koyda 3 gece geçirdik. Niyetimiz iki geceydi, ama bugün Mahon marinada yer olmadığı için bu gece de buradayız.
Burası Mahon limanına karadan taş atım mesafesinde, ama denizden ulaşmak 6.5 mil. Ufacık bir tatil kasabası. Bakkal bile yok. Birkaç lokanta…
Üç gecedir Menorca'nın en büyük yerleşimi olan Mahon'dayız. Niyetimiz iki geceydi, ama bugün kuvvetli doğulu rüzgarlar öngörüldüğü için bir gün daha uzattık. Öyle seyre engel olacak bir hava değil ama geçmeye niyetli olduğumuz Mallorca adasının bizden taraftaki tüm koyları bu rüzgara açık.
Sabah 8 gibi yola düştük. Kahve keyfi limandan çıkana kadar. Bir kere daha bu muhteşem limanı takdir ettik. Upuzun liman boyunca gayet sakin gözüken deniz, çıkar çıkmaz fena kabardı. Üstelik rüzgar da, dalga da Mahon limanına teorik olarak en dezavantajlı yönden geliyordu. Yine de içerde hiçbir şey hissedilmiyordu.
22 Ağustos Cumartesi
Bu adaya biraz önyargılı geldik. Malum Mallorca denince hareketli bir gece hayatı, resortlar, beachler, partiler, vb. geliyor insanın aklına, ama biraz okuyup araştırınca sanki daha fazlasını vaad ediyor ada. O nedenle en az iki günlük bir araba turu ile keşif fikri cazip geldi.
Sabah denizi ve kahvesinden sonra düşüyoruz yollara. Bu sefer adanın kuzey batısındaki birkaç tarihi kasabayı gezmek niyetimiz. İlk hedef Valldemossa kasabası. Adanın kuzeybatısı boyunca uzanan Serra de Tramuntana dağlarının arasında, vadilere gire çıka ilerliyor yol. Kasaba girişindeki otoparka park edip yürümeye başlıyoruz.…
Bugün Mallorca'dan İbiza adasına geçeceğiz. 80 mil yolumuz var. Aslında İbiza'nın doğusundaki koyları kullanarak iki güne bölmek mümkün, ama ikimizin de tercihi tek uzun seyir yapıp ertesi günü dinlenerek geçirmek. Hedefimiz de İbiza limanı değil, hemen karşısındaki Formentera adası. Okuduklarımıza göre daha huzurlu bir yer. Göreceğiz.
Yolumuz kısa olduğu için sabah sallana sallana çıktık. Hatta çıkmadan biraz da tekne altını süngerledik. Sicilya'dan beri neredeyse 6 hafta olmuş. Coppercoat'un performansı hiç fena değil. Ama bir süreyim, yıllarca dokunmayayım diyenlere uygun değil. Ayda bir hafif bir sünger istiyor.
Yolda Levante dedikleri bir kumsalda…
Sabah 7.00 gibi uyandık. Bir önceki gece çok deliksiz bir uyku olmamıştı, gündüz de bir saate kadar rahat değildi tekne, baygın uyumuşuz bu gece. Yine de alışkanlık vakitlice kalktık. Niyetimiz artık makul bir noktada İspanya ana karasına geçmek. İbiza’dan 60 millik bir yol demek bu. Bugün ve yarın kuzeyli rüzgar fena değil, bizi götürür, hatta bugün bir tık daha iyi sanki. Ama sabah iki kere fikir…
Pazartesiyi de Moraira'da dinlenerek geçirdik. Gündüz yine epey bir tekne gelip gitti. Eylül'de buraların sezonu biter diyorlardı, henüz öyle bir işaret yok. Hatta Alicante'de yelken kulübü olan marinada yer bulamadık, daha ticari olana gideceğiz. Ama onlar belli ki sezon dışı fiyatlara geçmişler, çok acıtmayacak!
24 saatlik bir seyirle Almeria yakınındaki Capo de Gata burnuna ulaştık. Aslında niyetimiz birkaç gün kalmaya niyetli olduğumuz Motril limanına 60-70 millik seyirlerle üç günde ulaşmaktı. Ama Perşembe sabahı Alicante'den çıkarken baktığımızda Cuma için fazla kuvvetli rüzgarlar veriyordu. Üstelik Perşembe gecesi de sabaha kadar sürecek kolayımıza bir rüzgar. Bu durumda iki günlük seyri tek atımda…
Nispeten rahat bir gece geçiriyoruz. Hava esse de, dalgalar aynı yönden geldiği için çok rahatsız etmiyor. Sabah karşı da iyice azalıyor. Hatta, bugünkü yolumuzda bizi biraz götürür diye umuyorduk, ama sabah 7'de yola çıktıktan kısa süre sonra iyice kalıyor. 65 millik yolu motorla yapıyoruz. Yolculuk o kadar sakin ki, güverte masamıza hafif bir zımpara vurup yağlıyoruz. Sanırım iki aydır teknede yaptığımız ilk keyfekeder iş…
Sabah 9.00 gibi düşüyoruz yola. Granada Motril’e yaklaşık 51 km uzaklıkta. İlk plan El Hamra sarayını gezmek. Saray deyip geçmemek lazım, yaklaşık 4-5 bölümden oluşan koca bir kompleks, hakkını vererek gezmenin 5-6 saat sürdüğü yazıyor internette bazı yerlerde, aman rahat ayakkabı giyin uyarısı falan var!
3 gündür bize ev sahipliği yapan Motril'den sabah ayrılıp hiç rüzgar esmeyen bir havada 50 mil yol yapıp Fuengirola kasabasına ulaşıyoruz.
Fuengirola'dan sabah 3'de yola çıktık. Yolda anormal bir durum olmazsa amacımız doğrudan Kanarya adalarına gitmek. 650 mil yolumuz var.
Saat 10'da "The Rock"ı bordolayarak girdiğimiz Cebelitarık boğazını dört saatte sorunsuz bir şekilde geçtik.
Gece rahat geçti. 12-3 nöbeti bende, 3-6 Cem'de. Hem gece, hem de gündüz epey bir gemi trafiği var. Akdeniz'de tek bir gemi gördüğümüz bir gecelik geçişlerden sonra burası bayağı hareketli. Ama akış düzenli bir rotadan ve takibi kolay. Germiyor insanı. Hatta bir süre sonra sıradaki şeklinde beklemeye…
Rüzgar gece yarısından itibaren azalmaya başladı ve gece 2:15'de motoru çalıştırdık. Kısa bir süre sonra cenovayı, sabah da ana yelkeni kapattık.
Sorunsuz bir gece geçirdik, sabaha karşı dalgalar da iyice azaldı ve seyir iyice rahatladı. Sabah neredeyse göl gibi bir denize aydınlandı hava.