Cartegena'da iki gün geçirdikten sonra sabah marina ofise ödememizi yapıyoruz. Çok uzun süredir elektrik ve suyun kullanım miktarına göre faturalandırıldığı bir marina. Aslında doğrusu da bu, diğerlerinde ciddi israf oluyor.
Yine nerede duracağımızı bilmediğimiz günlerden biri. Önce az doğudaki El Gorguel koyuna girip demirliyoruz. Hippi tarzı yerleşimi olan değişik bir sahili var buranın, derme çatma kulübeler, çadırlar, karavanlar... Burada kahvaltı ediyoruz. Rüzgara değil dalgaya açık. Şimdiden rahatsız edici, belli ki artacak. Devam.
Yoldaki diğer koylara uzaktan bakıyoruz, zaten hava da arttı.
Şansımızı bir de bu burnun ucundaki Cape Palos kasabasında deniyoruz. Küçük bir limanı var ama yer olmadığın biliyoruz. Limanın girişindeki rıhtım serbest alan olarak kullanıldığını okuduk. Bunu Yunanistan'dan beri görmemiştik. Normalde misafirlerin bağladığı alan dolu. Tam vazgeçip çıkacakken o teknelerden biri bizi giriş tarafındaki aslında benzin istasyonuna ayrılmış bölgeye yönlendiriyor. Nasıl olacak diye sesleniyoruz, istasyonun kapalı olduğunu söylüyor. Biz de bağlanıyoruz. Burası denize biraz daha açık, ama diğerleri gibi restoranların önü değil. Akşam hava da sakinleyince huzurlu bir yer oluyor. İlk akşam üç tane gümrük memuru geliyor tekneye, rutin kontrol diyorlar. Teknenin içine girmiyorlar bile, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun klasik sorular.
Şirince bir tatil kasabası burası. Buralarda görmeye alıştığımız kilometrelerce plaj yerine, kayalıklar arasına oyulmuş küçük koycuklardan denize giriliyor. Su da masmavi. Akşamları ise bağlandığımız rıhtım boyunca cıvıl cıvıl bir kalabalık.
İki gece geçiriyoruz. Yarın niyetimiz burnun arkasındaki demir alanı.
Geolocation
37.630642117369, -0.6996854960795
 
Add new comment