Asinara adasının en kuzeyindeki yerleşim yeri.
Yerleşim yeri bile demek iddialı. Vaktinde hallice bir kasabaymış, ama artık çoğu döküntü durumda. Gece iyice belli oluyor. Işık olan 3 bina var; Hostel olarak çalışan bina, basit bir restoran ve adanın meşhur heykeltraşının evi.
Kasabanın espirisi, tepe noktasında bulunan eski hapishane. 1990'lara kadar kullanılıyormuş, bugün müze. Mahkumların odaları, kullandıkları malzemeler, yazdıkları mektuplar sergileniyor. Revirdeki tıbbi malzeme özellikle dikkat çekici. Bir de heykeltraşın sergisi var. Tek parça ağaç parçalarından ürettikleri gerçekten etkileyici.
Gün boyunca yoğun bir trafik var, ama akşam sadece 7-8 tane tonozdaki tekneler kalıyor. Adada demir atmak mutlak şekilde yasak. Hatta, botunuzla çıkabileceğiniz yerler bile belirlenmiş.
Cumartesi sabah varır varmaz botla inip kasabayı ve müzeyi geziyoruz. Müze, restoran, hostel ve bir de dalış okulu dışında tamamen terk edilmiş.Güneş iyice tepeye gelirken teknemize dönüyoruz.
Akşamüstü bir tur daha... Bu sefer güneye doğru yürüyüş rotasını takip ediyoruz. Geçtiğimiz plajların temizliği ve ziyaretçiler için kurulmuş iskele, bank gibi altyapıların basitliği ve kullanışlılığı dikkatimizi çekiyor. Havuz gibi koylar var.
Pazar akşam bu sefer kuzeye, adanın ucundaki deniz fenerine doğru yürüyoruz. Öyle koylar var ki, turizm kataloğunda görsek fotoşoplanmış deriz.
Yolda epey de hayvan görüyoruz. Adanın eşekleri zaten meşhur. Sabahları horoz sesiyle değil, eşek anırmasıyla uyanıyoruz. Yol boyunca onlarca keçi de eşlik ediyor. İki tane de ufakça geyik görüyoruz. Bir de çalıların arkasında yavru yaban domuzu. Annesiyle karşılaşmak istemediğimiz için çok oyalanmıyoruz.
İtalya'da şimdilik son gecemiz. Pazartesi Korsika'ya geçmek için güzel bir hava gözüküyor. İki haftadır buralardayız. Doyduk mu? Hayır! İki ay daha kalsak da doymayız. O zaman, yolcu yolunda gerek.
Geolocation
41.079478525885, 8.3367991447449
 
Add new comment