Santa Cruz çok keyifli bir şehir çıktı. Marina zaten şehir merkezinin dibinde. Hemen yanımızda adanın sembol resimlerinden biri olan Plaza de Espana meydanı var. Gençlerin takılma mekanı. Karşısında ana çarşı caddesi uzanıyor. Biraz ilerde geleneksel market var; manavlar, kasaplar, şarküteriler ve hatta aktarlar var içinde. Alt katında da şahane bir balık pazarı, daha doğrusu deniz mahsulleri pazarı çünkü en az balık kadar envai çeşit börtü böcük mevcut tezgahlarda. Tükenmiş olan siyah ve kalamata zeytin stoklarımızı bu geleneksel pazardan tamamladık. Siyahta iş yok, ama kalamata güzel. Çevrede birkaç tane de büyük alışveriş merkezi var, ama bunlardan ihtiyaçlarımızı Gran Canaria'da halletmiştik, girmedik bile. Parklar, bahçeler, lokantaların ve kafelerin sokağı doldurduğu trafiğe kapalı alanlardan bahsetmiyoruz bile. Onlar bu adaların standardı.
Marinanın kendisi yine kocaman bir limanın içinde. Bu sefer feribot iskelesinin hemen dibinde ve gün boyu bir hareketlilik var. Sadece turistler değil, adalar arası malzeme hareketinin merkezi de burası. Marin malzeme dükkanı ve nalbur açısından da zengin. İki işi hallettim burada;
Bir süre limanlarda çok duracağımız için, marinadaki basınçlı suyu tekne içi sisteme bağlamak istiyordum. Bu sayede teknenin hidroforu sürekli çalışmak zorunda kalmayacak. Bu iş için hazır bir giriş parçası var. Hem basınç regülatörü, hem çekvalf. Ama onu burada bulamadım. Onun yerine standart bir basınç regülatörü alıp hortum aparatları bağladım. Teknenin arkasındaki duş bağlantısından rahatça içeriye su verebiliyorum artık. Regülatöre ne gerek var? Bazı marinalarda su basıncı çok yükselebiliyor. Tekne için tesisat ise hidroforun stabil basıncına göre düşünülmüş. Açıkcası ne basınca dayanacağını bilmiyorum, ama biz tedbirimizi alalım.
Bir de nihayet yeni gaz tüpü aldık. Evet, hala Türkiye'den aldığımız tüplerleyiz. Bizi buraya kadar ulaştırdılar. Türkiye'de tüpün depozitosu dahil Avrupa'dan ucuz olduğunu fark edince yedi taneyle yola çıkmıştık. Bir derdimiz de, her ülkenin farklı standardıyla uğraşmamak. Bizi buraya kadar getirmelerini beklemiyorduk, ama büyük invertör ve elektrikli ocak, gaz tüketimimizi muazzam azalttı. Ama bir yere kadar... Duyduğumuz kadarıyla dünyanın her yerinde doldurulabilen Camping Gas tüplerden aldık. Kampçılar için satılan küçük tüpler değil, daha çok bizim piknik tüpü boyutunda. Evet, bunların gaz dolumu her yerde oranın normal tüpünü doldurmaya göre pahalı oluyor, ama her ülkede de sistem değiştirmek ayrı dert. Sadece tüple bitmiyor. Regülatörü, hortumu vs... Zaten bu Camping Gas'ın da hortumu bizimkinden farklı, takarken yine bir cambazlıklar gerekecek. Elimizdeki son Aygaz da bir bitsin, bakarız.
Ada çok büyük olmasa da oldukça değişik coğrafyalara sahip. İspanya'nın en yüksek dağı da burada, ticaret rüzgarlarıyla gelen yağmurun yarattığı tropik ormanlar da, bundan nasibini alamayan çöl benzeri araziler de... Araba kiralayıp ancak üç günde gezebildik. Bunların detayları sonraki sayfalarda.
Geolocation
28.467322, -16.244486
 
Add new comment