Bugün erken yol planı olmasa da erkenciyiz. 7.00 gibi ayaktaydık, biraz kahve keyfi sonrası Methoni’ye doğru yola düştük. Yaklaşık 5 millik bir mesafede kasaba. Kasabanın hemen önünde plajın karşısında alargada duran tekneler arasına demirimizi attık. Batıda küçük bir limancık gibi bir oluşum var ama küçük balıkçı kayıkları için, geri kalan herkes alargada. Botu indirip karaya çıktık.
Yeşil bir kasaba, koya ilk girerken genel görüntüden de anlaşılıyor zaten. Kasabanın kendisi bize daha çok eski ve büyük yazlık bir siteyi hatırlattı. Bahçeli, iki-üç katlı evler, ama karakteristik bir mimari yok. Kale ise enteresan. Dışardan bakınca da zaten kasabanın sembolü gibi uzanıyor en batıdaki kule. Dışardan göründüğünden daha büyük bir alana yayılmış. Bazı yapılar iyi korunmuş ve/veya restore edilmiş, bazıları ise doğaya yenik düşmüş. Kaleden koyun manzarası şahane. Kale ile ilgili enteresan hikaye ise Osmanlı idaresinde olduğu dönemde Cervantes’in bir süre burada tutsak tutulduğuna dair yazılar.
Kaleyi gezdikten sonra ufak tefek market alışverişini halledip tekneye çıktık. Bottayken bir balıkçı teknesinin koca balık çiftliğini koya doğru çektiğini gördük. Tekneye çıkar çıkmaz motoru çalıştırdık, keza balık çiftliği hızla üzerimize gelmekte idi. Balıkçı teknesinin kaptanı rahat ve emin bir selam verdi ve çok ince manevralarla alargadaki onca teknenin arasında geçirdi koca çiftliği.
Bugünü burada mı geçirsek, yola mı düşsek kararsısız. Hava durumunu kontrol edip, en azından 40 mil mesafedeki Arpia adasına gitmeye, böylece Zakhintos yolunu da kolaylamaya karar verdik . ilk önce güzel bir Türk kahvesi tabii.
Geolocation
36.815128, 21.70741
 
Add new comment