Sounion koyunda, Poseidon tapınağının gölgesinde, tembel bir gün geçirdikten sonra Atina'ya kalan 25 millik yolu motor ile geçtik. Dikkat çekici olan, Atina gibi büyük bir şehire karayolu ile bir saatlik mesafede neredeyse ıssız koylar, yarım saat mesafede de 20-30 haneden oluşan tatlı sahil kasabaları olması. Rahatlıkla Bodrum yarımadasından daha sakin diyebiliriz.
Atina'da D-marin'in de ortaklığı olan Zea Marina'ya giriyoruz. Aslında hem Atina'ya biraz daha yakın olduğu, hem de biraz daha ekonomik olduğu için Alimos Marina'yı tercih edecektik. Ama yer yoktu. İyi ki de yokmuş. Sonrada gördüğümüz kadarıyla, Alimos çok daha gürültülü bir ortammış. Zea ise Pireus limanı ile içi içe olmasına rağmen çok daha sakin.
Zea marinanın iç tarafı Paşalimanı olarak biliniyor ve makul bir marina görüntüsünde. Dış liman ise ayrı bir dünya. Türkiye'de megayat görmeye gözümüz alışık. Sanırdık! Ama her seyir bölgesinde herhangi bir anda bir, bilemedin iki tane olurdu. Burada kooperatif barınağındaki balıkçı kayıkları gibi dizilmişler. 50 metrenin altındakiler ufak kalıyorlar. Motoryatlar gökdelen gibi yükseliyor. Bir kaç tane de çok şık, kuğu gibi yelkenli vardı. Bakmaya doyamadık.
Pireus, Atina'nın limanı olarak geçiyor. Ama bir ilçesi gibi değil, iki ayrı şehir gibi davranıyorlar. Görüntüleri de çok farklı.
Atina'nın merkezi tamamen turistler için yapılmış gibi duruyor. Bu muhtemelen kaçınılmaz. Aşırı turistik bölgelerden kaçanların bile görmesi gereken bir şehir. Agora'sı ve Acropolis'i gerçekten müthiş. Tabii hala geçiş mevsimindeyiz. Kalabalık nispeten katlanılabilir seviyede. Burayı yazın düşünmek istemiyorum. Bu arada Atina'ya gitmeye niyeti olanlar için bir önerimiz var. Arkadaşımız Mert'in keşfi Blue Fish restoran. Kalamarından ahtapotuna, salatasından tatlısına kadar dört dörtlük bir lezzet.
Pireus ise yaşayan bir şehir. Turistten çok yerel halk görüyorsunuz. Dört beş katlı apartmanlar, çiçekli balkonlar, kordonda koşanlar, köpek gezdirenler... Marketler, toptancılar, teknik servisler... Marina içinde ve çevresinde biraz daha lüks mekanlar var. Bunlar bile turistlerden çok yerelleri hedeflediği için kalite oranı yüksek gözüküyor. Biraz uzaklaşınca da nispeten mütevazi yerler.
Marina civarında 3-4 tane marin dükkan var. Hepsi de oldukça kapsamlı ve stoklu. Marina çok küçük değil, ama bu kadar dükkanı besliyor olması da garip geldi. Daha da fazla kaynak, tepenin ötesinde, Pireus ana limanında var. Marin dükkanlar, hırdavatçılar, teknik servisler, elektrikçiler. Limandan biraz içeri girince de sanayi bölgesi kılıklı bir alan var. Kaynakçı, tornacı vs....
Biz Türkiye'de bulamadığımız için fırınımızı önceden sipariş etmiştik. Eski fırınımız çok sıkıntılı yanıyordu. Üç sene önce yedek parçalar getirtip bir tur tamir etmiştim. Ama neredeyse tüm malzeme çürümüştü. Bir daha açıp kapatmayı göze alamıyordum. TR'de tüm dükkanlara bakmama rağmen uygun bir fırın bulamamıştık. Sanırım ithalat sınırlamaları ile ilgili bir yönetmeliğe takılıyorlar. Gümrük, ev fırını muamelesi yapıyordu.
Bir de invertör sipariş ettik. Bir süredir kapasitesi hakkında kafa yoruyorduk. Büyük kapasiteli bir invertöre sıcak bakmıyordum. Akülere getireceği yük yüzünden. Ama yeni güneş panellerini bir aydır gözlemliyorum. Normal günlerde ciddi bir kapasite fazlamız var. Bu yüzden hassas hesap yapmayı bırakıp 2 kW'lık bir invertör aldık. (Nymphe'nin elektrik altyapısı üzerine detaylı bir yazı yazacağım.)
Her iki cihaz da Perşembe sabahı geldi. Akşamına arkadaşlarımız geleceği için sıkı bir çalışmaya girdik. Fırının kendi terazileri bizim tezgahta garip durduğu için eski fırınınkileri kullanarak montajı tamamladık. Çok şık oldu. Ve çok güzel yanıyor şerefsiz! Tahminim eski ocakda ciddi verimsizlik vardı. Gaz tüketimimizi azaltacak.
Invertör montajı ise tahminimden rahat oldu. Akülere epey yakın bir yere monte ettiğimiz için 35lik kablo ile bağladık. 220 tarafına ise şimdilik bir priz bıraktım. Kara elektriğini aldığımız kabloyu bağlıyoruz. Bu sayede her ikisini de aynı anda bağlayıp brişeyler patlatma ihtimalimiz yok. Uygun bir pako şalter bulunda sabit tesisata bağlayacağım.
Bütün bunları yaparken tek hatası geçerken bize selam vermek olan Osman Uyar'ın çok yardımını görüyoruz. Bize elini uzattı; kol, bacak ne varsa hepsini kaptık. Kendisi kaptan. Asap isminde bir yat hizmetleri şirketi var. Teknik servisden kaptan teminine kadar her konuda destek veriyor. Bize de müthiş destek oldu.
Haftasonu arkadaşlarla Atina'yı gezerek geçirdik. Aylar önceden yapılmış bir programdı ve bu tarihte Atina'ya gelmemizin esas sebebiydi. Çok keyifliydi. Bir şekilde gençlik zamanı kurulan arkadaşlıklar gibisi yok. Tabii bu arada hem yemek, hem alkol konusunda tüm sınırları aştık.
Pazartesi tekrar tekneyle biraz ilgilendik. Yeni otopilotumuzu taktık. Önümüzdeki günler için bir miktar alışveriş yaptık. 28 Mayıs Salı günü Atina'dan ayrılacağız.
Geolocation
37.934886, 23.648873
 
Add new comment