11 Mayıs

Pasaportlarımıza damga vurdurabilseydik Cadiz aslında yol planımızda olmayacaktı. Muhtemelen Guadaquilvir'e girmeden havaya bağlı olarak belki bir iki gün Rota'da alargada kalırız diye düşünüyorduk. Ama daha fazla damgasız dolaşmamak için mecbur rotayı Cadiz'e çeviriyoruz.

Mazagon'dan erken bir vakit demir alıyoruz. Cumartesi olması itibariyle ümidimiz çok fazla değil, bu işin Pazartesi'ye kalma ihtimali var gibi sanki. Ama hiç de belli olmaz, Cadiz limanına büyük cruise gemilerinin yanaştığını görmüştük, belki bir ihtimal çalışıyordur pasaport polisi hafta sonu.

davamı...


10 Mayıs sabahı erkence bir saatte kalkıp halatlarımız çözüyoruz. İki haftanın sonunda çok sevdiğimiz bu nehre veda etmenin vakti geldi.

Nehir çıkışına kadar rahat bir şekilde geliyoruz. Fazla rüzgar yok, akıntı da leyhimize. Nehrin okyanusa ulaştığı noktada sular biraz karışıyor. Garip bir görüntü. Daha önce Culatra çıkışında da yaşamıştık. Önünüzde ciddi dalgalar görüyorsunuz. Sanki teknenin kafası vurup hızınız düşecekmiş gibi geliyor. Ama akıntı ile hiç hız kaybetmeden devam ediyorsunuz. Az bi sallıyor ama kısa sürede geçiyorsunuz karışık bölgeyi. Buna tersten girmeyi

davamı...


Olduğumuz yer muhteşem olsa da ufak ufak hareketlenme zamanı. Pasaport problemimiz yüzünden maalesef Sevilya öncesi Cadiz'e uğramamız gerekecek. Fazladan en azından iki gün yol. Aynı gün halledemezsek fazlası.

Akıntı dönünce nehirden aşağı salıyoruz kendimizi. Alcoutim'i pas geçiyoruz. Hedef gelirken iskelesinde yer bulamadığımız Guerreiros do Rio kasabası. Yer olmasa bile, ya önünde demir atacağız, ya da biraz ilerdeki Laranjas iskelesine bağlanacağız. Ama şansımıza iskelede yer var, bağlanıyoruz.

İlginç bir görüntü; iskelenin yanında bi rampa var. Kayık indirmek için

davamı...


Alcoutim'de keyfimiz yerinde, ama nehirden biraz daha yukarı gidesimiz var. Belki kalmayız bile, akıntı saatlerine göre bir kaç saat çıkıp akşama da döneriz.

Öğlene doğru çözülüp nehirden yukarı sakin bir seyir yapıyoruz. Birkaç gündür yürüdüğümüz patikaları bu sefer nehirden takip ediyoruz.

Puerto de La Laja kasabasının önündeki kocaman iskele dikkatimizi çekiyor. Nispeten yeni yapılmış, nehirdeki diğer iskelelere göre oldukça büyük. Ama bomboş. Zira kasaba sıkı bir rampanın üstünde kalıyor ve pek de bir hareket gözükmüyor. Aslında kasaba vaktinin önemli limanlarında.

davamı...


3 Mayıs sabahı Ayamonte'den ayrılıp nehir yukarı seyrimize başlıyoruz. Huckleberry Finn mode on!

Nehrin kıyıları, beklediğimiz üzere, geçen seneye göre çok daha yeşil ve çiçekli. Bu sefer rüzgar yok, ama akıntının da yardımıyla keyifli yol alıyoruz. 

Beklenmeyen ise nehir girişinden 6-7 mil içeride karşımıza çıkan yunus sürüsü! Kısa bir süre çevremizde oynayıp açık denize doğru devam ediyorlar.

Nehrin iki tarafında yine uzun süre park edilmiş tekneler var. Bu sefer bir miktar da balıkçı ağı geçiyoruz. Hepsi iskele / sancak kardinallerinin dışında, ama biraz

davamı...


Ayamonte'ye resmi işleri halletmek ve alışveriş tamamlamak için girmiştik. Geçen seneden aklımızda çok parlak bir yer olarak kalmamış.

Ama mevsim her şey! Bu sefer bize çok sevimli geliyor kasaba. Sıcaktan bunalmadan dolaşabilmek büyük lüks. Kalışımızı biraz uzatıyoruz. 

İki kere feribot ile Portekiz tarafına geçiyoruz. İlk sefer gezmek ve pasaport hikayesini denemek için. Olmuyor. İkinci sefer de tekne komşumuzdan aldığımız tüyo ile gaz tüpümüzü değiştirmek için. Fakat feribota tüp almak yasak olduğu için sırt çantamıza koyuyoruz. Türk işi demeyin, marinadaki herkes

davamı...


22 Nisan; Fas'dan ayrılma vakti... Hedefimiz Guidiana nehri. Evet, geçen sene gezdik oraları. Ama Temmuz'un cehennem sıcağında! Aklımız kalmıştı. Bu sefer Nisan-Mayıs aylarında keyfini sürmek istiyoruz.

Fas'dan çıkış prosedürleri giriş ile aynı. Tek sorun, bir gün önceden tamamlamanıza izin vermiyorlar. Sabah kalkıp gümrük iskelesine bağlanıyorsunuz. Mesai saati ile işlemlere başlıyorsunuz. Elemanların gidip gelmesi, teknenin üstünkörü kontrolü filan derken... çıkışımız 11'i buluyor.

Hedefimiz tam kuzeyde, ama biz doğuya yöneliyoruz! Evet, yine orkalar. Aslında kış boyunca

davamı...


28 Ağustos - 9 Eylül Tangier

Bu sezon kışlama yerimiz Tangier olacak. Amaç hem Kanaryalar'a giderken covid nedeni ile kapı duvar kapalı olan Fas'ı gezmek, hem de tekneyi AB dışına çıkarmak. Bir taşla iki kuş yani. Bu mevsim orkalar genellikle kuzey İspanya kıyılarında faaller, ama yine de bir tedirginlik yok değil. O nedenle önce kendimizi Cebelitarık'tan direkt karşı kıyıya atıyoruz ki sonra Afrika kıyısında sığ sulardan ilerleyebilelim. Malum orkalar için bugüne dair edinilen en önemli tecrübe  20 metre sınırı. Olaysız bir şekilde ulaşıyoruz Tangier Marina'

davamı...


Başlığı bir "geçiş" yazısı gibi attık, ama tek uzun bir seyirden bahsetmeyeceğiz. Üç ayrı kısa kısa seyir yaptık. Aradaki iki kasaba da çok ilginç olmayınca birleştirmeyi tercih ettik.

Aslında Cadiz'den Tangier'e uzunca tek seyirle geçmek mümkün. Ancak tam orkaların en çok sıkıntı yarattığı alandan geçmek gerekiyor. Bu mevsimde çoğu kuzey sularında, tüm saldırı haberleri Biskay körfezi, Kuzey İspanya taraflarından geliyor. Ama buralarda da hala görüldüklerine dair raporlar var. Bir kaç haftadır Cebelitarık çıkışında hiç saldırı yok, benim teorim sadece yaşlıların burada kaldıkları

davamı...


Pazar sabahı Bonanza karşısındaki demir alanından çıkıp Cadiz'e yöneliyoruz. Sabah saatlerinde akıntı yine avantajımıza, nehirden hızlı bir şekilde çıkıyoruz. Chipiona kasabasının önündeki adaların arasından geçip güneye dönüyoruz. Yolumuz çok fazla değil, hava da sakin. Hatta o kadar sakin ki, Rota önüne geldiğimizde, alargada duran tekneleri görünce marina girişimizi erteleyip gidip koyun içine demir atıyoruz. Pazar olduğu için öğleden sonra epey bir tekne daha geliyor.

Önce bir deniz suyunu yokluyoruz. İlk defa ideal sıcaklıkta. Şu ana kadar okyanusa yakın yerlerde çok soğuktu.

davamı...