Artık Akdeniz'e doğru yola çıkma vakti. Aslında Rota'da keyfimiz yerinde. Birkaç gündür neredeyse serin bile denebilecek bir hava var. Ama istisna, arkasından cehennem sıcaklarının geleceğini biliyoruz. Cebelitarık'ı geçip kuzeye tırmanmak istiyoruz. Sabah neredeyse gün doğumu ile düşüyoruz yola.

Bugün aslında Barbate'ye kadar gitmeye niyetliydik. Ama erken çıkınca epey vakitli vardık. Üstelik rüzgar da güzel oturmuştu. 9 mil ilerde gözümüze kestirdiğimiz koya devam ettik. Yarın erken kalkmak zorunda kalmayacağız!

Bolonia koyu bizi şaşırtıyor. Hem doğal manzara,  hem

davamı...


Yaprak'ı yolcu ettikten sonra bir günlük güzel bir hava penceresi bekleniyordu. Bunu değerlendirmek için Çarşamba günü Cadiz limanından Rota tarafına geçtik ve sevdiğimiz alarga bölgesine demir attık. Keyifli bir gün ve gece oldu. Akşama doğru hem alarga alanına hem marinaya tekneler gelmeye başladı. AIS sisteminden günlük hareketlerine baktığımızda çoğunun kuzeyden geldiğini gördük. Belli ki günlerdir süren güneyli rüzgarlar geçer geçmez hepsi fırlamış.

Alargadakilerin tamamı sabah yollarına devam etti. Bizse güzel bir kahvaltı keyfi sonrasında rüzgar çıkmaya başlayınca

davamı...


Marinaya tam zamanında atmışız kendimiz. Ertesi gün beklenen o hava iyice geliyor. Marinada bağlandığımız yerin hemen yanında kocaman, mürettabatlı, kiralık bir gezi katamaranı var. Genelde sabahları çıkıyorlar, akşam da yanaşıp, tekne temizliği vb işleri hallediyorlar. Bize hiçbir zararları yok. Hava arttığı için bugün onlarda da çıkmıyorlar. Bugün hareket olmaz marinada, bu havada gelen giden olmaz derken birazdan 50 feet bir katamaran giriyor marinaya. Rüzgar o kadar kuvvetli ki manevra yaparken zorlanıyor ve bizim yanımızdaki büyük katamarana hafiften bir çarpıyor. Garççç sesiyle

davamı...


Yaprak pazartesine kadar bizimle. Cadiz'den yolcu etmeyi tercih edeceğiz, ama şansına Cumartesi güneyli sert hava geliyor. Cadiz'e varacaksak fazla oyalanmadan yol yapmamız lazım.

Perşembe sabahı erken kalkıp akıntı dönmeden iki saat yol yaparak haritalarda Olivillos olarak geçen noktaya varıyoruz. Gelirken buradan çok keyif almıştık. Yine keyifli. Ters akıntı saatlerini burada geçiriyoruz. Öğlen civarı akıntı dönmeye başlarken demir alıp bayır aşağı basıyoruz. Yine leylek tokilerinin arasından kıvrıla kıvrıla 30 mil yol yapıp nehir girişindeki Bonanza

davamı...


Cuma günü heyecanlanmadık desek yalan olur. İlk defa lock geçeceğiz. Marinadakiler liman başkanlığına gelişimizi haber verdi mi? Geçişimiz gece 9'da. O saatte kimseyi bulamazsın. Tek mi gireceğiz, başka bir geminin yanına mı sıkışacağız? Akşamları rüzgar hep bi kuvvetleniyor. Sıkıntı olur mu? vs vs. 

Herşey tıkırında gitti. Hatta saat 8'i biraz geçe telsizden çağrı yapıp hazırsak hemen geçebileceğimizi söylediler. (AIS'den nerede olduğumuzu görüyorlardı.) Hemen demir alıp yollandık. Koca lock'a tek başımıza girdik. Operasyon öyle böyle değil. Araba trafiği etkilenmesin diye

davamı...


Yolumuz iyice kısaldığı ve akıntı saatleri de kaydığı için bu sefer rahat bir saatte kalkıp kahvaltı sonrası yola düşüyoruz. Aklımız kuş seslerinde kalıyor.

Bugün Sevilya'nın dibine kadar gideceğiz, ama şehre yaklaşamıyoruz. Çünkü arada bir kapı var! Sevilya liman bölgesini gelgit etkilerinden korumak için kocaman bir "lock" kurmuşlar. Yolda gördüğümüz tüm gemileri bu lock ile Sevilya seviyesine çıkartıyorlar. Tabii ciddi operasyon. Öyle kapıya geldim, beni içeri alın olmuyor. Bizim gibi tekneler için belirledikleri günler / saatler var. Hatta rezervasyon yaptığımız marina

davamı...


Rüzgarlı ama rahatsız olmayan bir geceden sonra yine erken bir saatte yola düşüyoruz. İki saat sonra demirleyecek yer bakmaya başlıyoruz. Rehberde önerilen iki üç noktayı beğensek de biraz daha yol yapma bahanesiyle pas geçiyoruz. İyi ki de durmamışız.

Geldiğimiz yer, nehrin gerisine göre nispeten çok daha fazla ağaçlı, onlarca farklı kuşun gün boyu süreki öttüğü muazzam bir nokta. Rengin'in telefonunda bir süredir denediği bir uygulama var. Seslerinden kuşları tanıyor. Kafayı yedi program burada!

Rüzgar da içerilere girdikçe nispeten rahatladı. Ama gözümüz hala bu nehirde

davamı...


Akıntıya ters kalmamak için sabah erken yola düşüyoruz. Amacımız her gün azar azar yol yapıp üç günde Sevilya'ya ulaşmak. Marina rezervasyonumuz Cuma'ya.

Guidiana nehrini çok beğendiğimiz için, bu nehri de gezi planımıza almıştık. Ama çok farklılar. Guidiana nispeten tepelik bir bölgeden geçiyor, genellikle vadinin içinde seyirdesiniz, iki tarafta da manzara etkileyici.

Bu ise devasa bir ovanın ortasında. Tüm bölge pirinç ve tahıl tarlalarıyla kaplı. Ama manzara o kadar sıkıcı değil. Nehir boyunca iki kıyı da boydan boya ağaçlandırılmış. Ve kilometrelerce süren bu ağaçlar

davamı...


Yolumuz kısa, ama iyi programlama gerekiyor. Zira bu marinadan çıkmak için yüksek su öneriliyor. Ama arkasından nehre gireceğiz, ters akıntı üzer. O yüzden yüksek suya iki saat kala çıkıp oyalanmadan nehrin ilk girişine doğru yöneliyoruz.

Bugün nehirde fazla yol almayacağız. Hemen girişteki Bonanza kasabasının karşısında, geçen sene de 2 gün geçirdiğimiz yere demir atıyoruz. Daha sezon tam açılmamış buralarda belli. Geçen yıl gün batımına doğru yakınımıza demir atan parti teknesi yok henüz ortalarda. Yalnızca balıkçı tekneleri. Sakin bir akşam olacak!

 



Cadiz güzel şehir, ama buraya tekrar geleceğiz zaten. Sevilya'nın da üzerinde olduğu Guadalquivir nehrine dönmek için güzel bir hava var. Bunu kaçırırsak, sonraki günler iyi dayak yeriz.

Beklediğimiz üzere keyifli bir seyir oluyor. Başta biraz yavaşız, ama öğlene doğru iyice oturuyor rüzgar. Acelemiz yok, hatta tam tersi; gittiğimiz Chipiona marinasının ağzı biraz sığ kalmış, gelgit yüksek seviyedeyken girin diyorlar.

Yolda Mark ve Doro'nun da Barbate'den yola çıktığını öğreniyoruz. Onlar da aynı marinaya geliyorlar.

Sorunsuz bir şekilde marinaya giriyoruz,

davamı...