Beş yıl önce buralardan geçerken Alicante çıkışı çok güzel bir rüzgar denk gelmişti. Cartagena'yı pas geçip iki ayrı güne planladığımız bir seyri 24 saatte, tek atımda yapmıştık.

Bu sefer vakit ayırmaya kararlıyız, bu sahildeki ilginç şehirlerden biri. Alargayı da özlediğimiz için acele etmiyorduk. Fuengirola'dan ayrılalı bir hafta olmuş, hiç karaya ayak basmadık. Sağlam da hava geliyor, buranın yarım yamalak koylarında yakalanmak istemiyoruz. Özetle, iyi bir zamanlama ile Cartagena limanına giriyoruz, marinaya yanaşıyoruz.

Marinaya yanaşmak demek teknede temizlik faaliyetinin

davamı...


Epey rahatsız bir gece geçiriyoruz. Rüzgar yok, ama açıklarda oluşmuş dalgalar garip açılarda gelip duruyor.

Sabah 6'da ikimiz de yeter diyoruz, demir alıp yola düşüyoruz. 50 mil yolumuz var, erken çıkacaktık da, ilk defa gün doğmadan seyirdeyiz.

Vukuatsız, biraz sallantılı bir seyir oluyor. Zaten yol boyu nöbetleşe uyuyoruz.

Aguilas'a vardığımızda dalgalar hala hafiflemiş değil. Basit bir mendirekle korunan bu limanın içinde bir balıkçı barınağı bir de marina var, ama yer olmuyor. Daha popüler olan alarga alanı şu andaki dalgaya açık, biz doğu kıyısındaki daha dar olan

davamı...


5 gündür Cabo de Gata'nın batı yakasındaydık. Arada sırada biraz dalga alsa da, genel olarak rahattık, özellikle geceleri. Bugün batılı rüzgar başladı. Burada kuvvtli değil, ama belli ki dışarda iyi esiyor, fena dalga getirdi. Önce direndik, zira burnun öbür tarafında da doğulu rüzgar gözüküyor! Ama artarak devam edince, daha kötü olamaz deyip doğu kıyısındaki koya yöneliyoruz.

Deniz harbiden karışık. Gerçekten doğu ve batıdan esen rüzgarların dalgaları buralarda karışıyor. Yolda küçük bir iki koya daha bakıyoruz, ama çok açıklar.

Bu Ceneviz koyu kuzey, batı ve hatta güneye

davamı...


Almeria körfezini çok sakin bir havada geçeceğimiz için sabah acele etmeden, kahve ritüelleri sonrası yola çıkıyoruz. Deniz göl gibi. Yolda normal bir kahvaltı hazırlıyoruz. Hatta bilgisayarlar güverteye filan çıkıyor.

Geçişi yapmak zorundaydık. Önümüzdeki 3-4 gün doğulu rüzgarlar var. Bu burnun batı kıyısı hem korunaklı, hem de bu bölgenin en keyifli koycuklarına sahip. Pırıl pırıl suyun yanı sıra, otel, tatil köyü veya kilometrelerce sera görmediğiniz nadir doğal bir alan. 

Doğal olarak gün boyu yakındaki plajlardan onlarca kanocu geliyor. Biraz da küçük sürat tekneleri

davamı...


Motril ilginç bir yer olmadığı için sabah gün doğumu ile demir alıp yola çıkıyoruz. Bizden de erkenciler var. Az önümüzde üç tekne. Muhtelen kaç gündür esen sert rüzgarlarda Motril marinada kalmışlar. Hava rahatlayınca fırlıyorlar. Birini tanıyoruz. İki gün önce Fuengirola'da yanımızda kaldılar. Cartegena'ya yetişmek için aceleleri vardı, burada mahsur kalmışlar.

Rüzgarsız bir gün bekliyoruz. Motora kuvvet. Bi ara kafadan hafif bir rüzgar ve orantısız dalga geliyor. Biraz kıyıya sokulunca dalga rahatlıyor. Gün boyu iki yönde de epey trafik görüyoruz.

Akşam hava iyice kalacak.

davamı...


Sabah gün ışığı ile yola düşüyoruz. Bugün nereye kadar gideceğimizi bilmiyoruz. Orjinal plan bir gece Motril'de kalıp (55 mil) sonraki gün Almeria'ya (+60 mil) ulaşmaktı. Ama bu gece yarısından itibaren hava kalıyor. Acaba rüzgar kalana kadar yelkenle devam edip, sonra duruma göre oralarda bir demir yeri veya sabaha kadar Almeria'ya mı ulaşsak... Yolda bakılacak.

Deniz ilk çıktığımızda sakin ama kısa sürede rüzgar geliyor. Bir süre geniş apaz gidip iyice açığa çıkıyoruz. Tahminler o yönde. Beklenen rüzgar oturunca genovayı kapayıp pupaya ve hedefe dönüyoruz. Bir kaç saat 22-24

davamı...


Fuengirola'dan trenle Malaga'ya gitmek çok rahat. Oldukça sık sefer var. Önceden bilet almanıza gerek yok, turnikeler kredi kartınızdan bedeli çekebiliyor. Son durak olduğu için de rahat rahat gidebiliyorsunuz. Malaga'da da istasyon eski şehre oldukça makul bir mesafede. Çok sıcağa kalmamak için erkenden yola düşüyoruz. Kahvaltı işini Malaga'da halledeceğiz. 

Kahvaltı sonrası şehrin simgelerinden meşhur Alcazaba kalesini geziyoruz. Kale, 11. yüzyılda Endülüs zamanında, bölge Araplar yönetiminde iken inşa edilmiş ve oldukça iyi korunmuş. Kale kadar kaleden manzara da etkileyici.

davamı...


14 Haziran sabah ritüelleri sonrası Marbella'dan çıkıp Feungirola'ya doğru sakin bir seyir yapıyoruz. Zaten 15 mil yol.

Dört yıl önce okyanus yönünde giderken bu marinada kalmıştık. Hatta ani bir kararla Cebelitarık'ı pas geçtiğimiz için, Kanarya adaları öncesi son durağımız olmuştu. Geç bir saatte girip sabah erken çıkmıştık. 

Tekrar ziyaret etmeyi gerektirecek bir kasaba değil. Ama Malaga'yı gezmek istiyoruz. Ve oradaki marinalarda ya yer yok, ya çok pahalılar ya da çok kaprisliler. Fuengirola'dan 20 dakikada bir tren var. Çok daha pratik.

Fuengirola'yı şöyle

davamı...


Alargadaki gecemiz rahat geçiyor. Hatta sabah kalktığımızda beklediğimizden daha az rüzgar var.

Oyalanmadan demir alıp çıkıyoruz. Yolumuz 22 mil, ama erken varmak istiyoruz. Başta geniş apazdan güzel bir rüzgarımız var, ama iki saat sonra hem hızı düşüyor hem iyice pupalıyor. İkinci yarıyı motorla yapmamız gerekiyor.

Marbella'ya yaklaşırken Akdeniz'i hissetmeye başlıyoruz. Hızlı motorlar, parti modunda devasa katamaranlar, parasail çekenler vs... 

Marinada önceden yer ayırtmıştık. Telsizde anlaşmakta zorlansak da, resepsiyon iskelesine yanaşırken görevli gelip

davamı...


Okyanustaki son günümüz...

Dün yolu kısalttığımız için bu sabah rahat rahat uyanıp kahve ve kahvaltı keyifleri sonrası yola düşüyoruz. Aslında uzun kalınacak koy. Ama hem serince esen rüzgar, hem yandan gelen dalgalar. Yüzemeyeceksek oyalanmanın alemi yok.

Koydan çıkar çıkmaz ana yelkeni açıyoruz. Pupadan gelen hafif rüzgar yelkenleri zar zor dolduruyor. Ama hızımız 4 knot! Çok sağlam bir akıntıyla Tarifa'ya doğru yol alıyoruz. Hatta bi ara hava daha da düşüyor, ama akıntıyla devam. Acele etmiyoruz, birazdan hava geleceğini biliyoruz. Boğaza çok zayıf girmeyelim.

Öyle de

davamı...