İbiza'dan Mallorca'ya geçiş 45 mil. Hiç rüzgar beklentisi yok. Ama Cumartesi misafirlerimiz Palma'ya geleceği için yollanmamız lazım. Motora kuvvet geçiyoruz.

Figuera burnu ile Palma arasında bir yerde kalmak istiyoruz. 8-10 tane demir yeri gözüküyor. Burnu döndükten sonra hepsine baka baka gidiyoruz. Birkaç tanesi iyi girinti, korunaklı koy. Ama yine Topkapı otogarı kıvamında.

Bu körfezin de güney tarafı güneyli rüzgarlara korunaklı olduğu için seviliyor, yine kalabalık. Geri kalan geniş alan ise daha rahat. Önümüzdeki iki gün ciddi bir rüzgar beklenmediği için kumluk bir yer

davamı...


Columbretes adacıklarında ikinci gece sabaha karşı beklenen kuzey rüzgarı geliyor ve rahatımız kaçıyor. Günün ilk ışıklarıyla çözülüp Balerik adalarına doğru yola düşüyoruz.

Hedefimiz Mayorka veya İbiza. İkimizin de tercihi Mayorka'ya direkt gidip İbiza'yı pas geçmek, önümüzdeki haftadan bir seyir eksiltmek. Ama hem daha uzak, 80 mil, hem de rüzgar açısı zorlayabilir. Sabahın ilk saatlerinde dar apaz seyirle Mayorka'nın güney ucunu tutabiliyoruz. Hatta bir ara rüzgar çekiyor, doğrudan hedef demir alanına doğru gidiyoruz. Hızımız da 6.5-7 knot arası! Ama birkaç saat sonra kafa iyice

davamı...


Tüm seyahatteki en ilginç yerlerden biri!

O kadar ufak ki, varlığını bile bilmiyorduk. Haritada normalde gözükmüyor. Epey zoom'lamak gerekiyor. Biz de haritada konaklama seçeneklerimiz çalışırken şans eseri fark ettik. 

Aslında Valencia'dan Balerik'lere geçişte düz rotamız üzerinde değil. Ama görmeye değecek bir yere benziyor. Hem de önümüzdeki günlerde beklenen rüzgarlara göre açımızı kolaylaştıracak.

Tek sorun; demir atmak mutlak şekilde yasak. Çok sıkı uygulanıyor. 8-10 tane tonoz var. Ama rezervasyon filan yok. Şansınıza. Tonoz bulamazsak gece devam etmek zorunda

davamı...


Dün öğleden sonraki heyecandan sonra keyifli bir seyirle Valencia'ya ulaşıyoruz. 50 mile yakın yol var. Zaten tonoz alanı dünden beri epey rahatsız. Gün doğumu ile yola düşüyoruz. İlk birkaç saat motor seyri, sırayla eksik kalan uykularımızı tamamlıyoruz. Beklenen apaz rüzgarı gelince de tek camadanlı ana yelken ve cenova ile 6-7 knot arası değişen hızlarda çok rahat bir seyir yapıyoruz, marinanın ağzına kadar yelkenle ulaşıyoruz.

Valencia devasa bir liman ve üç marina var. İkisi limanın güneyinde, şehre bir çıt daha uzaklar ve biraz daha sanayi bölgesi içindeler. Biz kuzeydekini

davamı...


Rüzgar güneye döneceği için yarımadanın kuzeyindeki koya geçiyoruz. Esas amacımız ise, ailesi ile tatil için Xabia'da ev kiralamış olan kuzenimiz ile buluşmak. Hollanda'da yaşıyorlar ve çok uzun süredir görüşmemiştik. Aynı zamanda buralarda olmamız müthiş bir tesadüf.

Burun boyunca bir kaç koya daha bakıyoruz. Güzel yerler, ama uzun süreli konaklamaya müsait değil. Hedefimiz olan koy ve civarına ise 30'a yakın tonoz atılmış. Vardığımızda çoğu dolu. Ama onca kalabalığa rağmen koyun az dışında da olsa boş bir tane bulup bağlanıyoruz. Birkaç saat sonra içerdekiler boşalınca sahile iyice

davamı...


Pazartesi güneyli rüzgarı Penyal kayalığının dibinde rahat geçirdik, ama Salı günü sağlam kuzeyli geliyor. Hem de sabah erken. Yolumuz çok az da olsa, kargalar kahvaltılarını etmeden yola düşüyoruz. Erken bir saatte de Moraira'nın yanındaki alana ulaşıyoruz. Burası kuzeye ana kara, doğuya da uzun bir burun sayesinde epey korunaklı. Önümüzdeki iki günü burada geçireceğiz.

Vardığımız saatte bütün tonozlar boş, ama bunlarda on metre tekneye kadar izin veriliyor. Bu havada sınırları zorlamamak için tonoz alanın dışına, kumluk gördüğümüz dar bir alana demir atıyoruz. Burada deniz

davamı...


Artık hedefimiz Moraira kasabası yanındaki demir alanı. Ama yarın sabaha kadar esecek güneyli rüzgara çok açık. O yüzden bir ara durak daha yapıyoruz.

Keyifli bir apaz seyrinden sonra bu uçsuz bucaksız sahili kesen heybetli kayalıklardan Penyal'ın arkasında demir atıyoruz.

Yine gün boyu tekneler gidip geliyor. Hatta gün batımına doğru bayağı şamata bir doğum günü partisi yaşanıyor dibimizde. Ama gece yalnızız.



Alicante'den çok acele etmeden ayrılıyoruz. Kahve keyfi, tekneyi yıka, suları doldur vs... Pazar, limandan çıkan çıkana... jetskiler, balıkçılar (amatör olanlar. profesyoneller çoktan döndü bile) motor yatlar, gezi tekneleri, dalgıçlar. Turizm sezonu tam gaz.

Rengin güzel bir kahvaltı hazırlarken hafif bir geniş apaz rüzgarı gelince yelkenleri açıyorum. Yavaş yavaş giderken keyifli bir kahvaltı oluyor. Sofrayı toplayana kadar da rüzgar iyice oturuyor.

Hedefimiz Bombarda burnu. İspanyanın bu sahili upuzun kumsallar ve arkalarındaki yoğun yapılaşmadan ibaret. Aralarda ise sarp

davamı...


Bundan neredeyse 4 sene önce ilk defa Atlantik'e çıkmaya hazırlanırken son duraklarımızdan biriydi Alicante. Galiba o zaman bir gece kalmıştık, şehri şöylesine bir gezmiştik. Muhtemelen artık etrafı görmekten çok Cebelitarık'ı geçip Kanaryalar'a doğru yola düşmeye motiveydik. Şimdi daha çok vakit ayıma ve hakkını verme zamanı bu şirin şehrin. Tabii bir fark da bizim burayı daha önce covid zamanı görmüş olmamızdan kaynaklanıyor. Aklımızda kalan, güzel ve sakince bir sahil şehri. Şu anda ise her milletten insan kaynıyor etraf. 

İlk akşam şımarıklık akşamımız. Teknede sağlıklı

davamı...


Alicante'ye Salı varmak istiyoruz. (Bu İspanyollar Pazartesi günleri lokantaları açmıyorlar. Ne zaman bir pazartesi marinaya girsek aç kalıyoruz! Bi haftalık alarga periyodundan sonra çekilmez.)

Mar Menor'dan çıkışımızı Salı'ya bırakmayalım diyoruz. Köprü ilk saat 8'de açılıyor. Bugün öğleden sonra çıkıp hemen karşıdaki tonoz alanında kalmaya niyetleniyoruz. Köprüden geçip kanaldan çıkarken yol üzeirndeki alarga olanaklarına bakıyoruz. Hem şu anda esen tatlı rüzgar gece iyice kalacak, yarından biraz yol çalmak hoş olur. Hem de içerdeki deniz anaları buralara da taşmış.

Hemen

davamı...