Sabah makul bir saatte uyandık. Bir tur deniz ve kahvaltı sonrası demir aldık, hedef Parga. Çiğdem ve Güçlü ile yaptığımız bu bir haftalık seyahatte biz de bu bölgede daha önce eksik bıraktığımız noktaları görme, yapamadığımız şeyleri tamamlama fırsatı yakalamış olduk. Parga da bu yerlerden birisi. Lakka’ya mesafesi yaklaşık 13 mil. Rüzgar zayıf, motordayız. Seyir halindeki esinti bile sıcak. Yolun sonuna doğru biraz serinliyor ve yelken yapılacak kıvama geliyor ama az mesafe kaldığı için

davamı...


Bu sabah Çigdem ve Güçlü erkenci, sakinlikte çıkıp sabah turu atmışlar kasabada , gün doğumunu izlemişler ve fırından yeni çıkmış kruvasanlarla geldiler tekneye.

Kahvaltıyı Lakka’da etmeye karar verdik, bu kadar şehir yetti şimdilik, çözüp halatları çıkmak istiyoruz biran önce. Lakka ile Gaios arası yaklaşık 4 mil mesafede. Motordayız. Sıcak şehir içinde daha da hissettiriyor kendini , açığa çıkmak iyi geldi. Yolda bir yunus sürüsü gördük, bu canlıların varlığı insanı mutlu ediyor.

davamı...


Bir noktada müsade isteyip kalabalıktan kaçıyoruz. Kısa bir seyir ile Paxio adasının Gaios limanına giriyoruz. Geçen sefer buranın dışına demirleyip alışverişe girmiştik. Bu sefer gece kalmak istiyoruz.

Doğal bir liman. Önündeki ada ile ana kara arasında uzun ve dar bir kanal var (Aslında her ikisi de ada, siz anladınız) .Kanalın iki tarafı da açık, ama güney girişi sığ. Biz kuzeyden girebiliyoruz. Eğlenceli bir liman. Kanal bazı yerlerde ancak iki teknenin karşılıklı geçebileceği darlıkta

davamı...


Dün harika bir tembel günü yaptık. İki gün yol üzerine hepimize iyi geldi. Aslında tam bir tembel günü de denemez. Cem, dostumuz Mehmet Erem’in hediyesi hava kompresörü ile teknenin altını temizledi. İlk defa denizde deneme fırsatımız oldu bu aleti, sonuç gayet başarılı. Maske ve şnorkel ile ulaşabildiğiniz alan sınırlı kalıyor, bu şekilde teknenin altına tamamen el atma şansımız oldu. Copper-coat sert bir zehirli olduğu için sert bir süngerle rahatça silinebiliyor. Daha karar vermek için

davamı...


Dünün yorgunluğun üzerine güzel bir uyku sonrası sabah 9.00 civarı kalktık. Bugün marinadan ayrılıp kendimizi bir an önce denize atmak istiyoruz. Sabah kahvesi sırasında Cem hızlı bir iş bölümü yaptı, Çiğdem, Güçlü ve ben alışverişe gidiyoruz, Cem teknede kalıp yol öncesi kontrol ve yıkama işini yapacak. İş bölümünün ana fikri şu aslında; ben bu işleri yaparken ayak altında dolanmayın, siz en iyisi üçünüz birden markete gidin:))) Şaka bir yana tekne tam takır, kuru bakır, alarga niyetimiz de var, alışveriş yüklü yani. O nedenle araba ile gidiyoruz markete. Bir saatten fazla sürdü alışveriş

davamı...


Cem'in gözüne son bir kaç müdahale ve kontroller sonrası dönüşümüzün önünde bir engel kalmadı. Görüşün tam netleşmesi biraz zaman alacak ama doktorumuz Cengiz Bey ameliyattan ve sonuçlarından memnun görünüyor. 

Çiğdem ve Güçlü ile birlikte bu sefer yolculuk. Bayram tatillerini bizimle geçirecekler:) Onlar araba ile gitmeyi tercih ettiler, biz de bu durumda uçakta zorlanacağımız ne varsa aldık yanımıza, doldurduk bagajı.

Yaklaşık 950 km’lik bir yol var önümüzde. Sabah

davamı...


Sabah 6:30 civarı uyandık. Kuzeyli rüzgarı arkamıza alarak Preveza'ya doğru yol almak niyetimiz. Rüzgar öğleden sonra epey sertleyecek, Cem'e kalsa biraz daha geç çıkalım ve koşarak gidelim, ama ben o rüzgara kalırsak dayak yeme olasığı nedeni ile geç olsun güç olmasıncılardanım:) Limandan çözülüp gündoğumu eşliğinde yola düştük. Rüzgar gelecek biliyoruz, ana yelkeni açtık ama yeterli değil, motorda devam. Cem söyleniyor biraz, ben sana erken demiştim diye:) Bir iki kere hissettirince motoru kapatıp bekledik ama yetmedi. Neyse ki saat 9.00 civarı esmeye başladı biraz, kapattık

davamı...


Sakin bir geceden sonra erkenden uyandık. Kahveleri içtikten sonra iki gündür bizi kazık çakmış gibi tutan çapamızı alıp yola düştük. Kazık çakmış terimi abartılı değil, çapayı ancak motor ile üzerine yürüyüp ters yöne kaldırarak çıkartabiliyoruz çamurdan.

Igoumenitsa kanalından çıkıp hemen kuzeydeki lagoon gibi yere bir göz attık. Derinlik ve dip yapısı olarak iki gecedir kaldığımız koya benziyor. Ama batıdan gelecek soluganlara açık. Doğası biraz daha güzel görünse de, su yine çamurlu. Koydan çıkıp Korfu'ya

davamı...


Sabah kahve ve yüzme keyfinden sonra hava durumuna bir daha baktık. Çok değişen birşey yok. Sevimsizlik şurada; bugün öğleden itibaren başlayıp akşama doğru artan güneyli bir rüzgar bekleniyor. Kötü olan, gece yarısından sonra kuzeye dönüyor, yine şiddetli olarak. Bu bölgede her bir havaya kapalı koy az. Gaios limanı korunaklı. Ama iki gün o ufak limanda kalma fikri pek hoşumuza gitmiyor. Bir de yan yana çapa atarak limana yanaşılıyor. Normalde bile hergün üstüste atılan çapaların

davamı...


Keyifli bir sabaha uyandık. Kahve ve deniz keyfinden sonra yola düştük. Two Rock Bay'de bir gece daha geçirmek isterdik, ama çarşamba - perşembe garip bir hava geliyor. Güvenli bir yer bulmak için biraz yol yapmamız gerekli.

İlk hedefimiz hemen karşımızdaki AntiPaxio adası. Burada bir yüzme molası verip Paxio'ya devam edeceğiz.

Hazır yolda hava sakinken deniz suyu pompamızı çalıştırıp güverteyi bir güzel yıkadık. Günlerdir aklımızdaydı, ama koy içinde yapmak istemiyorduk. Ortalığı toparlayıp kahvaltıyı da yolda hallettik.

Antipaxio'ya ulaştığımızda şok! Buranın

davamı...